Altındağ’daki elim kavgada hayatını kaybeden Emirhan Yalçın kardeşimize Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır diliyor; olaylarda yaralananlara da geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Suçlular hakkında yargımızın adaleti yerine getireceğinden kimsenin kuşkusu olmasın.

Başkentimizde böyle elim bir olay yaşanması her açıdan üzücüdür. Son günlerde bazı vatandaşlarımız ile göçmenler arasında meydana gelen münferit hadiseler, maalesef yabancı karşıtlığı üzerinden siyaset yapan kesimler ve art niyetli kişiler tarafından genelleştirilmek, ülke sathına yayılmak istenmektedir.

Dün akşam Altındağ’da yaşanan gerilim bunun en somut göstergesidir. İki grup arasında çıkan bir kavga, göçmen karşıtı estirilen havanın etkisi, acıların tazeliği, duyguların sıcaklığıyla maalesef mültecilerin ev ve iş yerlerinin taşlanmasına dönüşmüştür

Bizim geleneklerimizde, inancımızda, kültürümüzde bu tür taşkınlıklara yer olmadığı gibi böyle bir hadisenin mazur görülmesi de hiçbir surette mümkün değildir. Milletçe hepimiz, masum insanlara, kadın, yaşlı ve çocuklara zarar verecek her türlü şiddetten uzak durmak, gerilimli hadiselerde dahi sağduyulu davranmak durumundayız.

Biz ferasetli bir toplumuz, biz basiretli, vicdanlı, merhametli bir milletiz. Bize sığınan, güçsüz, savunmasız, mazlum insanlara karşı her zaman hoşgörüyle yaklaşmış; onlara daima kucak açmış; mazlumları ve ezilenleri hep koruyup gözetmiş bir milletiz. Bu milli hasletlerimize halel getirecek davranışlardan hepimiz uzak durmalı, insanımızı birbirine düşürmeye çalışanların oyunlarına gelmemeliyiz.

Türkiye bir hukuk devletidir. Türkiye, kurumlarıyla, güçlü devlet yapısıyla, ayrımcılık yapmadan herkesin hakkını-hukukunu korur, gözetir. Kimse bu ülkede kendi hukukunu, kendi adaletini uygulamaya yeltenmesin.

Hiç kimse kendi çıkarları için milli birlik ve beraberliğimizi bozacak hareketlere yönelmesin. Burada, muhalefet dahil herkes sorumluluğunun idrakinde olmalıdır. Hiç kimse ateşin üzerine benzin dökmeye kalkmamalıdır.

Batı’daki göçmen vatandaşlarımızın ırkçılık ve ayrımcılığa maruz kalması hepimizi rahatsız ederken, kendi ülkemizde de benzer hadiselerin yaşanmasına hiçbirimiz müsaade etmemeliyiz.

Vatandaşlarımız, sosyal medyadaki yalan yanlış paylaşımlar ve provokasyonlar konusunda dikkatli ve duyarlı olmalıdır. Altındağ olaylarından hepimiz gereken dersi çıkarmalı; bundan sonra benzer hadiselerin yaşanmaması için ayrımcı ve kışkırtıcı söylemlerden uzak durmalıyız.

Son olaylar, bu konularda muhalefetin de daha sorumlu bir yaklaşım sergilemesinin önemini açıkça ortaya koymuştur. Siyasi rant umuduyla göçmen karşıtlığının ve ayrımcılığın körüklenmesi hiç kimseye fayda getirmemektedir.

Ayrıştırıcı, düşmanlaştırıcı, kutuplaştırıcı söylem yerine kucaklaştırıcı bir dil kullanmak siyasetin gereğidir. Muhalefet dahil tüm siyasi aktörler, nefret diline hep birlikte karşı çıkmalı, toplumsal hadiselere çözüm odaklı yaklaşmalıdır.

Bizler, birliğimizi, kardeşliğimizi, huzurumuzu bozmaya yönelen ifadelere, eylemlere, provokasyonlara karşı her zaman sağduyunun, salim aklın, itidalin tarafında yer almayı sürdüreceğiz. Meselelerimizi her zaman, aklın, ilmin, sağduyunun, hukukun çerçevesinde çözdük, çözmeye devam edeceğiz.

Evrensel hukukun, insan olmanın onurunun, haysiyetinin, bu millete mensup olma şerefinin bilinciyle Türkiye’yi kalkındırma, büyütme, güçlendirme hedefimizi hayata geçireceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın.